- 27 Nisan 2018
- Yayınlayan: admin
- Kategoriler: İşletme Koçluğu, Kişisel Gelişim
Aksiyon alan biriyle almayan birisi arasındaki ayırt edici faktör nedir?
Tek bir kelime: Kesinlik
Bir düşünün. Eğer istediğiniz sonucu alacağınızdan ve bu sonucun hayatınızı değiştireceğinden emin olsaydınız, o büyük adım için hemen harekete geçmez miydiniz? Diğer taraftan da ne yaparsanız yapın işe yaramayacağından emin olsaydınız, hareket geçmek için en ufak bir adım atmaz, zamanınızı boşuna harcamazdınız.
Elbette bunlar uç örnekler. Pek çoğumuz kendimizi “belki işe yarar, belki de yaramaz” dediğimiz bir orta noktada buluyoruz. Asıl tehlike de tam olarak bu alanda. Çünkü kalbimizi ve ruhumuzu ortaya koymak yerine yarı gönüllü işler yapıyoruz.
İşin anahtarı, mutlak bir şekilde kesinlik yaratmakta gizli. Yani dış dünyada ne olursa olsun, niyet ettiğiniz şeyi tamamlayacağınıza dair kendinize inancınız tam olmalı.
Sizi o kesinliğe götürecek, kendinizden emin hissetmenizi sağlayacak sonuçları, sanki çoktan olmuş gibi düşünüp kafanızda önceden tasarlamalısınız. Ve bunu yapabilmenin de en iyi yolu mış gibi yapma, diğer bir tabirle vizyonlamadır.
VİZYONLAMA NEDİR?
Roger Bannister’ı duymuşsunuzdur. Yüzyıllar boyu, bir mili 4 dakikada koşmanın fiziksel olarak imkansız olduğuna inanıldı. Fakar Roger Bannister bu miti altüst etti.
Peki sizce bunu nasıl başardı?
Roger sadece fiziksel olarak çalışmakla kalmadı, aynı zamanda kafa yapısını değiştirdi. Kafasında defalarca pratik yaptı. Kendisini 4 dakikalık o engeli kırarken düşündü. Çünkü bedenini ne kadar eğitirse eğitsin, istediği sonuca ulaşmak için önce zihinsel durumunu değiştirmesi gerektiğini biliyordu. Kendisini bu başarıya ulaşmak için yeterli olduğu konusunda o kadar koşullandırdı ki, varlığının her zerresi ile yapacağına inandı.
Roger Bannister bu 4 dakikalık mili koştuktan sonraki iki yıl içerisinde 37 kişi daha 1 millik bir parkuru 4 dakikada tamamladı. Ve unutmayın ki, daha önce hiç bir kimse tarafından yapılamamış bir rekordan bahsediyoruz.
İşte bu vizyonlamanın yani – sonuçların sanki daha önceden olmuş gibi durmadan tekrar tekrar zihninizde canlandırmanın – gücüdür.
Hepimiz bizi sınırlandıran inançlara sahibiz. Bazen statü kümesinin, mümkün olduğuna inandığımız şeyleri belirlemesine izin veririz. Bazen, kendi kendimizden şüpheye düşer ve bizi geride tutan bilinçsiz inançlara sahip olabiliriz.
Vizyonlama, tüm bu sınırlandırmaların üstesinden gelmemizi sağlayan bir tekniktir. Kendimizi başarırken hayal edebiliriz, üstelik sadece genel hatları ile değil; çok ayrıntılı ve kesin bir şekilde de vizyonlama yapabilecek beceriye doğuştan sahibiz. Asıl ilginç olan ise vizyonlama yaparken , bu deneyimin bir parçası olan duyguları da gerçekten yaşabilmemizdir. Bu sadece zihinsel bir egzersiz olmadığı için,sizi psikolojik, duygusal ve fiziksel olarak etkileyen bir bedensel deneyim haline gelir. Ve size empoze edilen sınırları ( belki de farkında olmadan) aşmanıza imkan tanıyacak mutlak bir kesinlik hissi ile dolmanızı sağlar.
BAŞARI İÇİN RİTÜEL
İstediğiniz herhangi bir şeye ulaşmak için potansiyel her zaman vardır. Ancak, bu potansiyeli kullanıp kullanmayacağınız sizinle ilgilidir.
Çoğu insan, gerçek potansiyeli hakkında güçlü bir inanca sahiptir ve bu inanç ne kadar aksiyon aldığını belirler. Alınan bu aksiyonlar sonuçları belirler ve ironik bir şekilde, belirlenen bu sonuçlar da önceden sahip olunan inançları güçlendirir.
Eğer istediğiniz şey sizin için bir zorululuksa, zihin yapınızı her ne pahasına olursa olsun bir yolunu bulmak üzere kodlamak zorunda kalırsınız. Ancak bu şekilde haftada $300 dolardan $1.000 ve $1 milyon kazanmaya doğru yol alırsınız. Bu nedenle zengin insanlar daha zengin olurken fakir insanlar daha da fakir olur.
Ancak vizyonlama sadece bir kere yap ve olsun egzersizi değildir. Bir ritüeldir. Kendinizi tekrar tekrar şartlandırmanız gerekir, ancak bu şekilde istediğiniz sonuçlara hiçbir şüphe duymaksızın erişeceğinizi bilirsiniz.
VİZYONLAMA TEKNİĞİ İÇİN DÖRT ANAHTAR
Kesin bir yöntem bulunmamakla birlikte, etkin bir vizyonlama için bazı anahtar yöntemler vardır.
- Dışarıdan bir gözle bakın
Hareketlerinizi sürdürürken kendinizi yukarıdan veya vücudunuzun dışından görün. Örneğin, hazırlanmakta olduğunuz şey bir sahnede yapılacak bir sunum ise, önce kendinizi oraya doğru yürürken görün. Duruşunuz nasıl? Ne giyiyorsunuz? Yüzünüzdeki kararlılığa tanık olun. Sonra sunumunuzu tamamladığınızı ve üstesinden geldiğinizi hissedin. Nasıl görünüyorsunuz? Rahat, dengeli ve kendinden emin mi?
- Hatalara odaklanın
Bu ilk başta kulağa mantıksız gibi gelse de; asıl amaç düşük performans gösterdiğiniz alanlara daha fazla dikkat etmektir. Çünkü bunlar sizde olması muhtemel, doğuştan getirdiğiniz güvensizliklere işaret eder. Eğer dinleyici kitlenizin yüzünde etkilenmiş bir yüz ifadesi göremezseniz ve bu da sizin sunumunuzu etkiler ise; sunum yapma yeteneğinize dair bir güven eksikliğine işaret eder. Bu örneği not edin, böylece nasıl tepki vereceğiniz konusunda pratik yapabilirsiniz. Ardından, o sahneyi düzeltinceye kadar zihninizde defalarca tekrarlayın ve sunumunuz boyunca sakinliğinizi koruyun. Nihai hedef, alanınıza negatif bir düşünce ya da his girdiğinde odağınızı otomatik olarak değiştirebilmektir.
- Çoklu duyusal bir deneyim yaratın
Odaya girerken sizden dışarıya yansıyan güveni hissedin. Sadece düşünmeyin, aynı zamanda nasıl bir şey olduğunu deneyimlemeye çalışın. Odadaki sesler neler? Arka plan gürültüsü var mı? Sizin sesiniz nasıl çıkıyor ? Odadaki insanların yüzleri nasıl görünüyor? Ne kadar rahat ve kendinizden emin olduğunuzu hissedin. Odadaki enerjiyi yoklayın. Kendinizi güvenle taşıyabilir ve zihin-beden bağlantısı kurma ritüelini gerçekleştirebilirseniz, iş o sahneye gerçekten çıktığınızda harika bir performans sergileyebilirsiniz
- Süreç hakkında son derece ayrıntılı ve yazılı kayıt tutun
Senaryoya mümkün olduğunca çok aksiyon koyun. Yaşadığınız duyguları tanımlayın. Sesleri detaylandırın. Gördüğünüz her şeyi not alın. Aklınıza gelen olumsuz bir durum karşısında bile ne yapacağınızı yazın. Bu, size hizmet etmeyen duygu ve düşünceleri zihninizden otomatik olarak kovacaktır. Sonra hikayenizi defalarca okuyun. Hatta daha da iyisi; kaydedin ve arabanızı sürerken ya da yolda ürürken dinleyin. Amaç, zihninde arzuladığınız tecrübeyi sıkı sıkıya türetmek ve olabileceğinizi bildiğiniz kendi versiyonunuzu somutlaştırmaktır.
Yazının ingilizce orijinali için buraya tıklayın